29 Haziran 2023 Perşembe

Osmanlıca Hat Levha Mehmed Akif Ersoy Bayram Ne Kadar Hoş Ne Şetaretli Zamandır

 Osmanlıca Hat Levha Mehmed Akif Ersoy Bayram Ne Kadar Hoş Ne Şetaretli Zamandır

Kanalımıza abone olmayı unutmayınız: https://bit.ly/3J4APJV

Âfâk bütün hande, cihân başka cihândır
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamândır

Mehmed Âkif Ersoy /  Hattat: Fatih Özkafa
Safahat / Bayram Şiirin'den
*
Safahat / Bayram
Âfâk bütün hande , cihan başka cihandır;
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i ma’sûm-i sabâvet ,
Ümmîd çocuk sûret-i sâfında iyandır.
Her cebhede bir nûr-i mücerred lemeânda ;
Her dîdede bir rûh demâdem cevelândır.
Alâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd
Feyzindeki te’sir ile âsûde revandır .
Ferdâ-yı sükûn-perveridir sâl-i cidâlin,
Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır.
Heycâ-yı maîşetteki feryâd-ı mehîbin
Dünyâda biraz dindiği an varsa bu andır.
Subhunda bahârın şu sabâhat bulunur mu?
Bak çehre-i gabrâya : Nasıl şen, ne civandır!
Her sînede bir kalb-i meserret darabanda
Her kalbde bir âlem-i eşvâk nihandır.
Raksân oluyor cünbüş-i dûşiyle anâsır ,
Gûyâ ki bütün sadr-ı zemîn pür-galeyandır .
Eşbâhı da cûşan ediyor feyz-i mübîni ,
Yâ Rab bu nasıl rûh-i avâlim-sereyandır !
Bayramda gelir yâda ne hoş hâtıralar ki:
Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır .
Iydin bana dâim görünür levh-i kerîmi :
Mâzi-i tufûliyyetimin yâd-ı besîmi .

* * *

Birinci gün hava bir parça nâ-müsâiddi;
İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti.
Dedim ki: “Fâtih’e çıksam yavaşça, bir yanda
Durup o âlemi seyreylesem de meydanda,
Ziyâret etsem ehibbâyı sonradan... Hoş olur.
Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur.”
Bu arzû-yi tenezzüh gelince, artık ben
Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden.

Gelin de bayramı Fâtih’te seyredin, zîrâ
Hayâle, hâtıra sığmaz o herc ü merc-i safâ,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asâlı nesle kadar,
Büyük küçük bütün efrâd-ı belde, hepsi de, var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
İçinde darbuka, deflerle zilli şakşaklar.
Biraz gidin: Kocaman bir çadır... Önünde bütün,
Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
Nöbetle bekleşiyorlar. Aceb içinde ne var?
“Caponya’dan gelen, insan suratlı bir canavar!”
Geçin: Sırayla çadırlar. Önünde her birinin
Diyor: “Kuzum, girecek varsa, durmasın girsin.”
Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir i’lân.
“Alın gözüm, buna derler...” sadâsı her yandan.
Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
Gelen yapışmada bir mutlaka o saplı tele.
Terâzilerden adam eksik olmuyor; birisi
İnince binmede artık onun da hemşerisi:
“Hak okka çünkü bu kantar... Firenk icâdı gıram
Değil! Diremleri dört yüz, hesapta şaşmaz adam.”
– Muhallebim ne de kaymak!
        – Şifâlıdır ma’cûn!
– Simid mi istedin ağ ?
        – Yokmuş onluğum, dursun.
O başta: Kuskunu kopmuş eyerli düldüller,
Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller!
Baloncular, hacıyatmazcılar, fırıldaklar,
Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan;
Önünde bir sürü çekçek, tepende çiftekolan.
Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer...
Ferâğ-ı bâl ile birden geviş getirmedeler.
Koşan, gezen, oturan, mâniler düzüp çağıran,
Davullu zurnalı “dans!” eyleyen, coşup bağıran
Bu kâinât-ı sürûrun içinde gezdikçe,
Çocukların tarafındaydı en çok eğlence.
Güzelce süslenerek dest-i nâz-ı mâderle ;
Birer çiçek gibi nevvâr olan bebeklerle
Gelirdi safha-i mevvâc-ı ıyde başka hayât...
Bütün sürûr ü şetâretti gördüğüm harekât!
Onar parayla biraz sallanırdılar... Derken,
Dururdu “Yandı!” sadâsıyla türküler birden.
– Ayol, demin daha yanmıştı â! Herif sen de...
– Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de.

“Deniz dalgasız olmaz,
Gönül sevdâsız olmaz,
Yâri güzel olanın
Başı belâsız olmaz!
Haydindi mini mini mâşallah
Kavuşuruz inşallah...”

Fakat bu levha-i handâna karşı, pek yaşlı
Bir ihtiyar kadının koltuğunda, gür kaşlı,
Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor.
Gelen geçen, “Bu niçin ağlıyor?” deyip soruyor.
– Yetim ayol... Bana evlâd belâsıdır bu acı.
Çocuk değil mi? “Salıncak!” diyor...
        – Salıncakçı!
Kuzum biraz da bu binsin... Ne var sevâbına say.
Yetim sevindirenin ömrü çok olur...
        – Hay hay!
Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine ,
Katıldı ağlamayan kızların şetâretine.
*
🌐 Osmanlıca Lisan-ı Osmani Beytullah YILDIRIM 
🎬 Youtube: https://bit.ly/3J4APJV
✔️ Osmanlı Türkçesi Okumaları 
✔️ Eskimez yazı, Kur'an elifbası alfabesi, Kadim Türkçe 
✔️ Sayfamıza destek için abone olmanızı istirham ederim  
✔️ Kıymetli yorum ve önerilerinizi lütfen yazınız 
✔️ Yeniliklerden haberdar olmak için bildirim zilini açmayı unutmayınız 
✅ iletişim: osmanlicatr@gmail.com 
#Osmanlıcalisanı #Türkçe #Osmanlıca #öğreniyorum #Arapça #Farsça #derseri #OsmanlıTürkçesi #hatörneklleri #hatlevha #hatsanatı #hattat #OsmanlıDevleti #Türkiye #şair #şiir #edebiyat #divan #Okuma #edebimetin #küfi #sülüs #nesih #talik #celidivani #divani #rika #celitalik #celisülüs #söz #gazel #ketebe #kitabe #beyit #darbımesel #kelam #tezhip #müzehhip #minyatür #ottoman #language #OsmanlıcaDersleri #عثمانليجه #MehmetAkifErsoy #Safahat #bayram #ne #kadar #hoş #şetaretli #zamandır 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzu yazınız...