OSMANLI TÜRKÇESİ ALFABESİ
Bitişmeyen harfler:
Günlük dil: Sözlü anlatım dilidir.
Yazı dili : Yazılı anlatım dilidir. Alıntıların sesçe nitelik ve niceliklerinin korunması kaygısı bu dile tam bir karma dil niteliği kazandırmıştır.
Dil kalıbı: Dilde birden çok kelimenin öbekleşmesi ile oluşmuş belli özelliklerle tanımlanan yapılardır.
Fesahat : Bir kelimenin açık, ses nitelikleri korunarak, pürüzsüz ve yanlışsız olarak söylenmesi ve kullanılmasıdır.
Ünlü değeri: Bir ünlüyü diğer ünlülerden ayıran ve ses yolunda oluşması sırasında beliren nitelik ve nicelik özelliğidir.
Süslü söz : Eskiler sözün süslülük niteliğine ‘belîğ’ derlerdi.
Doğu Türkçesi: XIII. yüzyıldan sonra ortaya çıkan yazı dillerinden biri. XV. yüzyıldan sonra
‘Çağatayca’ adıyla anılmıştır.
OSMANLI TÜRKÇESİ ALFABESİ
Eski gramerlerde bunlara ‘munfasıl harfler’ denmiştir. Bunlar yazıda yalnızca kendilerinden
önce gelen diğer harflerle bitişir.
ا د ذ ر ز ڒ و ہ
Sonuncu harf ancak bir ünlü yerine kullanıldığı yerlerde bitişmez. Buna eski gramerlerde “hâ’-i resmiye (=şekilce he)” denir.
Bitişen harfler:
ب پ ټ ٽ ج چ ح خ س ش ص ض ط ظ ع غ ف ق ك ل م ن ھ ى
günlük hayatta kullanımı en yaygın olan yazı rık’a denilen yazıydı.
Bitişmeyle İlgili Özel Durumlar
ب (be) ve ona benzeyen harfler, م (mim) ile yukarıdan bir yuvarlak çizgicikle bitiştirilir ve mim harfinin baştaki biçimi ( ھ ) yuvarlaklığını kaybederek düzleşir: بم تم ثم يم نم
ج (cim) ve gövdesi ona benzeyenler ب (be) ve benzerleriyle bitişirken yukarıdan yapılan bitiştirmede bu harfler için ucu aşağıya bakan bir çizgicik kullanılır:
تخ نج يج بخ بح ثي
س (sin), ش (şın), ص (sad), ض (dad), ط (tı), ظ (zı), ع (ayın), غ (gayın), ف (fe), ق (kaf) harfleri م mim ile baştaki biçimleri yukarda kalmak üzere, yuvarlak bir çizgicikle bitişir:
سم شم صم ضم طم ظم عم غم فم قم مم
ث se: Peltek se diye anılan bu ses yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ح ha: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ذ zel: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
ع ayın: Yalnız Arapça kelimelerde bulunur.
Ünlülerin Yazılışı
Dilimizin sekiz ünlüsü için şu dört işaret kullanılmıştır:
ا و ه ى
a ünlüsünün yazılışı
Kelime içinde, kelime tek heceliyse ا ile gösterilir
Kelime iki heceliyse ve her iki hecenin ünlüsü a ise:
Her iki hecede de ا ile yazılır
Yalnızca ikinci hecedeki a sesi için bu işarete yer verilir
İki heceli kelimenin yalnızca ilk hecesinde a varsa yazılır
İkiden çok heceli kelimelerde ikinci hecedeki yazılışı üç
türlüdür:
ا ile yazılır
ہ ه ile yazılır
İşaret kullanılmaz
Kelime sonunda ise iki ayrı işaretle yazılır:
ا ہ
e ünlüsünün yazılışı. Belli bir kurala bağlı değildir.
Kelime başında ا ile gösterilir.
İlk hecede harfle gösterilmez:
Kelime sonunda her zaman ہ ه ile yazılır:
ı ve i ünlülerinin yazılışı.
Kelime başında iki ses arasında ayırım olmaksızın iki türlü
yazılmıştır:
ا ile
اڍ ile
Kelime içinde çoklukla ünsüz sesin harfi önünde ڍ ile gösterilir
Kelime sonunda ى ile yazılır
Yuvarlak ünlülerin yazılışı.
Kelime başındaki yuvarlak ünlüler çoklukla و ا gibi yazılır
اوق = Ok
اون = Un… gibi
Ünsüzler
kalın ünsüz harfler
ح خ ص ض ط ظ ع غ ق
müsta’liye harfleri (=yükseltilmiş harfler) adını alırlar:
خ ص ض ط ظ غ ق
YAZI TÜRLERİ
Kur’an yazmakta en çok kullanılmış bir yazı türü olan nesihtir.
Sülüs, Nesihe çok benzer.
Talik, başlıca özelliği harflerin eğik yazılması, kuyruk kısımlarının uzatılmasıdır.
Rık’a, çabuk yazmaya elverişli bir yazı idi.
TÜRKÇEN‹N ÜNLÜ SESLER
a ı o u; Kalın
e i ö ü; İnce olmak üzere tasnif edilir.
a e ı i; Düz
o ö u ü; Yuvarlak olmak üzere tasnif edilir.
a e o ö; Geniş
ı i u ü; Dar olmak üzere tasnif edilir.
Klâsik Arapçada uzunları da bulunan 3 ünlü vardır: a i u. Ortalama uzunlukta olanların yazıda harf karşılıkları yoktur. Gösterilmek istendiğinde hareke denilen yardımcı işaretler
kullanılır. Daha önce gördüğümüz bu işaretlerin Arapçadaki adları fetha (üstün), kesre (esre) ve zamme (ötrü)dir.
ekleme te üzerine iki nokta konmuş bir he biçiminde yazılır. ünsüz harfin harekesi olan üstün ile birlikte okunmasını sağlar.
Bütün ünsüz harflerin yanındaki elif Arapçada her zaman uzun bir a olarak okunur:
Arapça‘da elif'ten başka, yalnızca kelime sonlarında bulunabilen ikinci bir uzunluk işareti daha vardır; üstünle okunan bir ünsüz harfin önüne gelen ye. Buna kısaltılmış elif (elif-i maksûre)denir.
Arapçada ı ünlüsü bulunmaz, bütün ünsüz seslerle birlikte duyulan ses i’dir. ortalama ve uzun olmak üzere iki türü vardır.
Ortalama i. Yazıda bir harfle varlığı belirtilmez
Kelime içinde harfle gösterilmez
kalın ünsüz harflerinden birinin yer aldığı hecede esre, Türklerce ı okunur.
Uzun i
Kelime başında ى ا biçiminde yazılır.
Kelime içinde bir ünsüz harften sonra o harfin esre'sinin, yani i olan ünlüsünün uzun okunduğunu göstermek üzere yine ي ye ile yazılır.
Kelime sonunda da ى ye ile gösterilmiştir.
u Ünlüsü ve Yazılışı
Ortalama u:
Kelime başında ötrülü hemze değerindeki ا (elif) ile yazılır.
اصول = Usul / افول = Ufûl
Kelime içinde harfle belirtilmez.
حضور = Huzur / قرب = Kurb (Yakınlık)
Arapçanın tek yuvarlak ünlüsü olan bu ortalama u, Türkçede çeşitlenmiş, dört yuvarlak ünlü değeriyle söylenir duruma gelmiştir. Bu da yabancı kelimelerin söyleyişçe halklılaştırılmasından başka bir şey değildir.
Ortalama u:
Kelime başında ötrülü hemze değerindeki ا (elif) ile yazılır.
Kelime içinde harfle belirtilmez.
Arapçanın tek yuvarlak ünlüsü olan bu ortalama u, Türkçede çeşitlenmiş, dört yuvarlak ünlü değeriyle söylenir duruma gelmiştir. Bu da yabancı kelimelerin söyleyişçe halklılaştırılmasından başka bir şey değildir.
Uzun u. her zaman و (vav) ile gösterilmiştir.
Kelime başında و ا şeklinde yazılır.
Kelime içindeki yazılışı açık ve kapalı hecelerde ötrülü okunan ünsüz harf önüne katılan و (vav) iledir
Farsçanın Ünlüleri ve Yazılışları
Farsçada 3 ünlü vardır: a, i, u.
Ünlü uzunlukları Farsça yazımda da aynı harflerle gösterilmiştir: ا و ى
Ortalama a. Arapçanın a'sına benzer. Farslar da bu sesi a ile e arası bir sesle, açık bir e gibi söylerler.
Kelime başında bu sese karşılık gelen işaret, harekeli yazıda üstünlü elif, harekesiz yazıda ise yalnızca elif. Kelime içinde bir ünsüz harften sonra harfle gösterilmez.
Kelime sonunda, Arapça ve Türkçede olduğu gibi, ہ ه ile yazılır.
Uzun a. Kelime başında Arapçadaki gibi (medli elif) ile yazılır.
Kelime sonunda uzunluğu gösteren yine ا (elif)' tir
Uzun i. Farsçanın eski dönemlerinde kapalı, uzunca bir e gibi de söylenmiştir: شير = şêr (arslan)
Uzun i gibi okunduğunda, uzunluğu gösteren ye harfine yâ-i ma’rûfe (belirli ye) adı verilmiş, uzunca e olarak okunduğunda ise aynı ye'ye yâ-i mechûle (belirsiz ye) denmiştir.
Kelime başında, Arapça kelimelerdeki gibi, biçimiyle yazılır:
ايران = Îrân
ايزد = Îzid
Kelime içinde bir ünsüz harfinden sonra ڍ (ye) ile gösterilir:
بيرون = bîrûn (dış)
ديده = dîde (göz / bakış)
ريزه = rîze (parça / kırık)
Kelime sonundaki yazılışı yine ى ye iledir:
بسى = besî (bolluk)
کيتى = gîtî (dünya)
سورى= sûrî (kırmızı renkte güzel kokulu bir gül)
Ortalama u. Kelime başında, ا (elif) ile yazılır:
افتاده = uftâde (düşkün)
اشتر = uştur (deve)
Kelime içinde yazıda harfle gösterilmez;
برده = burde (götürülmüş / taşınmış)
Uzun u. Yazıda uzunluğu و (vav) ile gösterilen ünlü sestir. Ancak söyleyişte bu ünlünün Farsçada iki türü bulunur. Biri Türkçedeki u'nun uzunudur. Buna eski gramerlerde vâv-ı
ma’rûfe (belirli vav) denirdi:
دور = dûr (uzak)
مور = mûr (karınca)
Öteki ise uzunca söylenen bir o (=ô)'dur. Buna da vâv-ı mechûle (belirsiz vav) denmekteydi:
زور = zôr (güç / kuvvet)
شور = şôr (tuzlu)
Kelime başında biçimiyle yazılır; و (vav), ا (elif) üzerindeki yazılmayan ötrü'nün uzunluk değerini karşılar:
اوج = ûc (bahis)
اوستاد = ûstâd (usta)
Kelime sonunda uzunluk yine و (vav) ile gösterilir:
بارو = bârû (kale duvarı)
دارو = dârû (ilaç)
بانو = bânû (hanım sultan)
Ünlü harflerin yazımı
(a) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde harfle gösterilmez.
(â) Türkçe kelimelerin yazımında kullanılmaz.
(e) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde harfle gösterilmez.
(ı) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde ve sonunda harfle gösterilmez.
(i) Arapça kelimelerde kelime içinde ve sonunda, Farsça kelimelerde kelime içinde harfle gösterilmez.
(î) Türkçe kelimelerin yazımında harfle gösterilmez.
(o) Arapça ve Farsça kelimelerde harfle gösterilmez.
(ö) Farsça kelimelerde harfle gösterilmez, Arapça kelimelerde de kelime içinde ve sonunda harfle gösterilmez.
(u) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde ve kelime sonunda harfle gösterilmez.
(û) Türkçe kelimelerde harfle gösterilmez.
(ü) Arapça ve Farsça kelimelerde kelime içinde ve kelime sonunda harfle gösterilmez.
TÜRKÇENİN ÜNSÜZ SESLERİ
sızmalı ünsüzler: f v ğ h j ş l r s z y;
patlamalı ünsüzler: b p c ç d t g k m n.
dudak ünsüzleri: b p m v f;
diş ünsüzleri: d t c ç j ş z s n l r.
damak ünsüzleri: k g ğ.
gırtlak ünsüzleri: h
tonlu ünsüzler: b c d g ğ j l m n r v y z
tonsuz ünsüzler: ç f h k p s ş t.
Kalın ünsüz harfler:
ح خ ص ض ط ظ ع غ ق
İnce ünsüz harfler:
ب ت ث ج چ د ذ ر ز س ش ف ك گ ل م ن و ھ ی
Arapçaya Özgü Ünsüzler ve Ses Değerleri
Alfabedeki sırasına göre şu ünsüz harfleri yalnızca Arapçaya özgü
seslerin işaretleridir: ء hemze, ث se, ذ zel, ح ha, ص sad, ض dad, ط tı, ظ zı, ع ayın.
ء Arapçada bir ünlü ile başlıyor gibi görünen her kelime aslında bu ünsüzle başlamakta ve ünlü seslere karşılık olan işaretlerle birlikte a, i, u gibi okunmaktadır. Yazıda bu ünsüzü
Araplar da göstermezler ve kürsüsü olan ا (elif)'i yazmakla yetinirler.
ض Türkçede d ve z diş sesleriyle iki türlü söylenmiştir:
A: “d” gibi,
قاضى = Kadı
ضرب = Darb
B: “z” gibi,
قاضا = Kaza
قاضيعسکر = Kazasker
ع Kelime ve hece başında bir ünlü ses olarak okunur,
عزراۇل = Azrail
عيال = Ayal
Hece sonunda düşerken ünlüye uzunluk değeri katar:
کعبه = Kâbe
رعنا = Rânâ
Ünlüsü uzun kapalı hecenin son sesi olarak düşürülür:
وداع = Vedâ
سماع = Semâ
Farsçaya Özgü Ünsüzler ve Ses Değerleri
Çim چ
ژ Je
گ Gef
Farsçaya özgü dudaksıl (labial) bir خ vardır. Sesin bu niteliğini belirtmek için önüne her zaman bir وyazılır.
خواب = hâb (uyku)
خوان = hân (sofra)
Bu و bir ünlü ya da ünsüz sesi göstermediği için vâv-ı ma’dûle diye anılır.
Hemze’nin yazılışı
Kapalı tek heceli kelimede, hareke üstünse, kürsü görevindeki elif üzerine konur:
Kapalı tek heceli kelimede hareke esre ise bitişen ve bitişmeyen harften sonra kürsüsü bir diştir:
Kapalı tek heceli kelimede hareke ötrü ise kürsüsü vav’dır:
Çift ünsüzle biten tek heceli kelimede hece harekesi ne olursa olsun son ses olarak Arapça'da bağımsız yazılır:
TÜRKÇE KELİME KÖKLERİ VE EKLERİNDE ÜNLÜLER VE ÜNSÜZLERİN YAZILIŞI
Kelime köklerinde:
Tek heceli kelime köklerinde ön sesteki bütün ünlüler harfle gösterilmiştir.
Tek heceli kelimelerde, iç seste e dışındaki bütün ünlüler harfle gösterilmiştir:
Kimi tek ve iki hecelilerde ünlüler için harf kullanılmamıştır. Bunlar zamirler, sayı adları gibi çok kullanılan kelimelerdir: ben / sen / siz gibi
İçinde damak ünsüzü ( ق , ك , غ ) bulunan eklerde a için ا elif kullanılmaz.
Damak ünsüzlü ( ك , ق ) eklerde, kalınlık-incelik düzenini bu ünsüzler kurar.
Osmanlı Türkçesi yazımını öğrenirken, eklerin, çoğu tek şekilli olan yazılışlarını
öğrenmek en önemli meseledir.
Osmanlı Türkçesi yazımının en önemli özelliği Arapça ve Farsça kelimelerin yazılışlarının değiştirilmeden, olduğu gibi aktarılmasıdır.
Arapça ve Farsça’dan alınmış kelimelerdeki yabansı sesler Türkçe ortak söyleyişe girememiş, günlük dile inen kelimelerde ise seslendirme başlangıçtan beri halklılaştırılmıştır.
Çeviriyazı
Bir dilin eski bir döneminde, farklı bir alfabeyle yazılmış metinleri kullanılmakta olan alfabeye aktarma işlemine çeviriyazı (transkripsiyon), bu uygulamada kullanılan alfabeye ise çeviriyazı alfabesi denmektedir.
Yazı işaretleri yine de dilin ses sistemini gösteren araçlardır.
Osmanlı Türkçesi yazımında görüldüğü gibi, aynı ünsüz sesin birden çok harfle gösterilmesi, ünlü sesin değerini belirtmek içindir:
ص س / ز ذ / ض ظ / ت ط
Yukarıdaki harflerde görülen nöbetleşmeler, bulundukları hecelerin kalın-ince sıralarını göstermeye yarar.
Meninski'nin (1680), sonraki yüzyıl için ise Viguer'in (1790) grameri çeviriyazı için başvurduğumuz önemli kaynaklardır. Her ikisi de konuşma dili ile okuma dili arasındaki farkı vurgularlar.
Çeviri yazı Sistemi
Bu sistem her şeyden önce konuşma diline dayanacak,
Çeviriyazı alfabemiz, yazıyı değil, dönemin konuşma seslerini gösterme temeline dayalı bulunacaktır.
Kullanacağımız işaretli harfler şunlardır:
â, î, ô, û
Bu harflerdeki uzatma işaretleri, Arapça ve Farsça kelimelerde hareke karşılığı olan a, i, u ünlülerinin nicelik (uzunluk) değerleri için kullanılmış olan elif, ye, vav harflerine karşılıktır:
á ve é
a ve e üzerine konmuş kapalı aksan işareti (´) bu ünsüzlerdeki kapalılık niteliğini gösterir.
ḳ ve k
Altı noktalı k harfi, eski alfabedeki ق içindir. Nokta, patlamalı tonsuz bir art damak ünsüzü olan bu sesin kalınlığını gösterir.
Bu sesin ön damaklısını (incesini) alfabemizin k harfi karşılamaktadır.
Ģ, g ve ğ
Altı noktalı g harfini, eski alfabedeki غ'nın süreksiz, yani patlamalı söylendiği yerlerde kullanacağız.
Bu sesin ön damaklısını (incesini) alfabemizin g harfi karşılamaktadır.
Altı noktalı ğ harfini ise, yine için, ancak gösterdiği sesin sürekli (yumuşak) söylendiği yerlerde kullanacağız. Türkçede bu art damak ünsüzünün süreklilik niteliği, kalın
sıradan kelimelerde, ünlüden sonra ya da iki ünlü arasında ortaya çıkar.
Bugünkü alfabemizdeki ğ (yumuşak g) harfini, g'nin süreklileşmiş türü için kullanıyoruz.
Bu sesi bir ince ünlüden sonra ya da iki ince ünlü arasında ğ ile göstereceğiz.
Ł
Türkçenin kalın l'si için kullanılacaktır.
ñ
Türkçenin genizsi n sesi için,
، (kesme işareti)
Arapçanın ء (hemze) ve ع (ayın) harfleri yerine kullanılacaktır.
Çeviri yazı Alfabesi
Büyük harf
özel adların ilk harfinin büyük yazılması tamamen anlamla ilgili ve titizlikle uygulanması gereken önemdedir.
Bir dilin bütün konuşma seslerini göstermeye, kişilerin söyleyişlerindeki farklı sesleri, yerli ağızlarda görülen ses çeşitlerini aktarmaya yarayan türü, daha çok ağız çalışmalarında
kullanılır. Bu tür alfabeler yalnız ilim çevrelerinde kullanılır ve sesçil (fonetik) çeviriyazı alfabesi adıyla anılır.
Daha çok şekle bağlı ve harf çevirisine (transliterasyon) denir.
Kelime
Her kelime öncelikle belli seslerin birleşiminden oluşur. Bu ses birleşimi söylenen kelimenin ‘gösteren’ yanıdır. Buna eski gramerlerde ‘lafz (ağızdan çıkan sesler öbeği)’ denmiştir.
Kelimenin ikinci ve asıl önemli yanı, yoğun (müşahhas, somut) ve yalın (mücerret, soyut) belli bir kavramı yansıtmasıdır. Bu da onun ‘gösterilen’ yanıdır. Buna da ‘anlam (mana)’ denilir. İşte kelime bu iki yanın ayrıştırılamaz biçimde kaynaşmasıyla varlık kazanan bir dil birimidir.
Türkçe bir hece (ya da kelime kökü) hiçbir zaman çift ünsüzle başlamaz.
Türkçe bir hece sonunda iki ünsüz dışında başka türlü bir ses öbekleşmesi olamaz.
Türkçe bir hece sonunda ikiz ünsüz bulunmaz.
Türkçenin bütün hecelerinde mutlaka bir ünlü bulunur. Bu ünlü, hecede açıklığı en yüksek ses olup, hecenin kurucu üyesi ve direğidir.
Kök: Tek başına bir anlam taşıyan, bölünemez, daha küçük parçalara ayrılamaz bir ses topluluğudur.
Yapım Eki: Köklerin taşıdığı anlamlarda değişiklik yapan, onları anlamca başkalaştıran unsurlara denir.
كوزلك = Göz-lük
Yapım ekleriyle genişleyip uzatılmış kelimelere, gövde diyoruz.
Kök, gövde, birleşik veya alıntı bütün kelimelerin yalın hâllerine aynı zamanda taban diyoruz.
Çekim Eki: Söz içinde kelimeleri başka kelimelerle ilişkilendirmeye yarayan unsurdur.
اوك = Ev-in
بورجلويه = Borçlu-ya
قارشيده = Karşı-da
Türkçe Kelimelerde Ünlülenme Düzeni
Bir Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir kalın ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin ünlüleri de kalın olur:
باجاق = Bacak
اوموز = Omuz
ايليقجه = Ilıkça
Bir Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir ince ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin ünlüleri de ince olur:
الك = Elek
اوركو = Örgü
كوكللو = Gönüllü
Bir Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir düz ünlü varsa, ondan sonraki hecelerin ünlüleri de düz olur:
آغر = Ağır
اكسك = Eksik
سيلنمك = Silinmek
Bir Türkçe kelimenin ilk hecesinde bir yuvarlak ünlü varsa,
İkinci hecenin dar ünlüsü yuvarlak olur; sonraki hecelerin de ünlüleri darsa, uyum ileri doğru işler:
اوموز = Omuz
اورتو = Örtü
İkinci hecenin ünlüsü düz genişse, öylece kalır ve kendisinden sonraki hece ünlüleri de ona uyar:
قوناق = Konak
قوناغنده = Konağında
Türkçe kelimeler; ğ, ł, l, m, n, ñ, r, z ünsüzleriyle başlamaz.
Türkçe kelimelerde yan yana düşen aynı iki ünsüz çoklukla ayrı harflerle yazılmıştır:
يللمك = Yellemek
صاللمق = Sallamak
Bununla birlikte birkaç kelimede çift sesin tek ünsüzle yazıldığı görülür:
ياصى = Yassı
اصى = Assı (yarar)
Türkçe kelimelerin sonunda patlamalı tonlu b c d g ünsüzleri bulunmaz, bunların yerine tonsuzları olan p ç t ḳ k sesleri bulunur:
ديپ = Dip
دورت = Dört
اتمك = Etmek
كوچ = Güç
Arapça tamamen ünsüzlere dayanan bir dildir. Bir Arapça kelimede anlamlı bir ses birliği en az üç ünsüz sesten oluşur:
ر ث ا = اثر = Eser / “iz” ürün
ط ع ب = بعط = Bast / döşemek / yaymak
كتب = Ketb / yazma
كتب = Ketebe / Yazdı
كتاب = Kitab / yazılmış şey
كاتب = Kâtib / Yazıcı
مكتوب = Mektub / Yazılmış şey
مكتب = Mekteb / Yazı öğrenilen yer
كتاب = Kütteb / Kâtibler
مكاتيب = Mekâtîb / Mektuplar
Görüldüğü gibi, Türkçede her biri yeni bir anlam katkısı sağlayan eklerle elde edilen kelimeler, Arapçada, uzunları da bulunan üç ünlüyle oluşturulmaktadır.
Arapçanın bu kendine özgü yapısına bükümlülük (=tasrîf) denir. Bu özelliği taşıyan diller de bükümlü diller (=tasrîfî diller) olarak anılır.
Arapçanın başka bir önemli özelliği de, kelimelerinde cins ayırımı bulunmasıdır. Bütün Arapça kelimeler ile fiil çekimleri erkeklik ve dişilik niteliği taşır.
Biçimce dişiliği, ت (te) başta olmak üzere, kimi harfler gösterir.
Erkek için كتب ketebe, kadın için ise كتبت ketebet biçimleri kullanılır.
Arapça Kelimelerin Seslendirilmesi
İçinde kalın ünsüz harflerinden ( ج ص ض ط ظ ع غ ق ) biri bulunan hecenin uzun olmayan düz geniş ünlüsü kalın a gibi söylenmiştir.
حسد = Hased
حبس = Habs
İçinde ince ünsüz harfleri ب ت ث ج د ذ ر ز س ش ف ك ل م ن و ھ ى den biri bulunan hecenin uzun olmayan düz geniş ünlüsü ise, ince, yani e gibi söylenmiştir:
ادب = Edeb
بيت = Beyt
Bir ünsüzden sonraki ا (elif) her zaman uzun a okunur.
Arapçada ı ünlüsü yoktur, kalın ve ince ünsüz harfleri önünde ve ardında bulunduğu var sayılan esre (kesre) ince, yani i gibi okunur:
حكمت = Hikmet
آحر = Ahir
حاصل = Hasıl
Arapçada bir ünsüz önündeki ى (ye) genel olarak uzun bir i olarak okunur.
نحيف = Nahif
بخيل = Bahil
Arapçada bir kelimenin kök harfleri, fiilin en yalın biçimi olan geçmiş zamanın erkek için 3. tekil kişi çekimi şeklinde yer alır.
ف ع ل kullanılarak kalıplar oluşturulmuştur. Buna göre her kalıpta ilk kök ünsüzü ف ile,
ikinci kök ünsüzü ع ile, üçüncü kök ünsüzü de ل harfi ile gösterilir.
Kimi kökler dört ünsüz harfinden meydana gelir. Bunlarda dördüncü harf için ikinci bir ل kullanılır.
Farsça Kelimeler
Arap alfabesinin alınmasından sonra büyük bir edebî gelişme göstermiş olan bu dile eskiden “İran saray dili” anlamında Derî denmekteydi.
Farsçada az sayıda da olsa ön ekler vardır.
Bunların en önemlileri دشمن düşmen, دشوار düşvâr “zor” ve دشنام düşnâm “küfür” kelimelerindeki “kötü” demek olan düş- eki ile, Türkçenin -sız ekine karşılık olan, aşağıdaki örneklerdeki نا (nâ-) veن (ne-)'dir:
نوميد = Nevmid (umutsuz)
ناپاك = Nâ-pâk (kirli)
ناكاه = Nâ-gâh (birden, ansızın)
Farsça bir yönüyle de önden eklemeli dil özelliği gösterir.
Farsçanın en belirgin özelliği kelime birleşmeleri açısından taşıdığı zenginlik ve serbestliktir.
Adlar
Adları önce gösterdikleri varlıklara göre yoğun adlar (özel adlar) ve yalın adlar (cins isimler) olarak ikiye ayırırız.
Erillik ve Dişillik
Farsçada da erkek-dişi ayırımı bulunmaz. Arapçada ise kelimeler gösterdikleri varlıkların erkek ya da dişi oluşuna göre eril (müzekker) ve dişil (müennes) olmak üzere ikiye ayrılır.
Bir Arapça kelimenin dişil olduğu sonunda bulunan şu harflerden anlaşılır:
Kelimenin kök harfi olmayan, bulunduğu son hecede kök harfi ile birlikte -et ve -ât gibi okunan ت/ ات ile a, e gibi okunan ه ھ
امانت = Emânet
فرصت = Fırsat
ظلمت = Zulmet
حركات = Harekât
نظميه = Nazmiye
غايه = Ğaye
Uzun a gibi okunan ى:
تقوى = Takva
دعوى = Dava
â„ gibi okunan إ . Ancak ا (elif) ve ardındaki ء (hemze) Osmanlı Türkçesinde düşürülür ve ا (elif) uzun ünlü değeriyle yalnız kalır:
صحرا = Sahra
سمرا = Semra
Erkek sınıfından varlıkları gösterdiği hâlde dişillik belirten harfleri taşıyan kelimeler:
معاويه = Muaviye
Bunlara sözde (lafzî) dişi denilir.
Dişi, ya da dişi sayılan bir varlığı gösterdiği hâlde dişillik belirten harfleri bulunmayan kelimeler:
ارض = Arz
شمس = Şems
مريم = Meryem
Bunlara da anlamca (ma’nevî) dişi denilir.
Şu altı tür kelime anlamca dişildir:
Kadın adları
Dişi varlıkları gösteren kelimeler
Ülke, şehir ve kabile adları
Çift organların adları
Rüzgâr adları ve ateşe verilen çeşitli adlar
İnsan dışındaki canlı varlıkların topluluk adları
Ayrıca şu kelimeler de dişil sayılır ve çoklukları dişil çoğul ekleri ile yapılır
Harf adları
Ay adları
Üç harften çok harfi bulunan bütün mastarlar
Belli kalıplarla yapılan çoğullar:
امور = Umûr (işler)
كتب = Kütüb (Kitaplar)
تصاوير = Tesavir (tasvirler)
Bunlar dışında kalan bütün kelimeler eril sayılır.
Eril kelimelerin dişilleri, Osmanlı Türkçesinde, örnekte olduğu gibi, sıfat takımındaki sıfatın sonuna eklenen ه ile yapılır.
Teklik-Çokluk
Türkçede canlı ve cansız varlıkların ve kavramların birden çok olduğunu anlatan ek لر -ler'dir.
Arapçanın yabancı ve dişil adlarla mastarların çoğulunda kullanılan çoğul eki ات
-ât, Farslar tarafından da hem kendi kelimelerinin, hem de Türkçeden Farsçaya geçmiş kimi kelimelerin çoğulu için kullanılmıştır:
ده = Dih (köy)
دهات = Dihat (köyler)
Arapça Kelimelerde Sayı (Kemiyet)
Arapçada isim sınıfından kelimeler sayı bakımından üç durumda bulunurlar: tekli (tekil), ikili (ikil), ve çoklu (çoğul).
İkililer (ikiller): Kurallı yapıdadırlar. Arapçada, söz içinde bir adın yalın olmasına göre (iki adam) ان -ân ( رجلن recülân gibi) ve çekimli durumda bulunmasına göre (iki adamı) ين
-eyn ( رجلين recüleyn gibi) olmak üzere iki biçimi bulunan bu ikililerden Osmanlı Türkçesinde daha çok -eyn'li olanları kullanılmıştır. Yalın biçimin örnekleri hemen hemen yok denecek kadar azdır:
حرفان = Harfan (iki harf)
طرفين = Tarafeyn (iki taraf)
حرمين = Haremeyn (iki şehir / Mekke ve Medine)
Çoklular (çoğullar): Bunlar yapıca iki türlüdür: 1. kurallı, 2. kuralsız.
Kurallı çoğullar: Bunların eril ve dişil olarak ayrı biçimleri vardır:
Eril kurallı çoğullar: Bunlar Arapçada kelimenin sonuna, söz içinde yalın ve çekimli durumda bulunmasına göre, ون -ûn ve ين -în getirilerek yapılır:
مسلمون = Muslimun, مسلمين = Muslimin
Dişil kurallı çoğullar: Bunlarda kelime sonuna ات –ât getirilir.
آيات = Âyât
سماوات = Semavat
معجزات = mucizat
Kuralsız çoğullar. Bunlara kırık (mükesser) çoğullar denir.
جاهل câhil'in kırık çoğulu جهلا cühela’dır.
Başka kelimelerin kök harflerinin de içine dökülüp çoğulu yapılabilecek olan bu kalıp فعلا
Fu’alâ kalıbıdır.
Farsça Kelimelerde Sayı
Farsçada iki çoğul eki vardır: ان -ân ve ها -hâ. Bunlardan ilki canlı varlık adlarının, ikincisi ise cansız varlık adlarının çoklusunu yapar. Osmanlı Türkçesinde bu eklerle yapılmış çoğul kelimeler hemen hemen hiç kullanılmamıştır.
شاهان = Şahan (şahlar)
زنان = Zenan (kadınlar)
مردان = Merdan (Erkekler)
بارانها = Baranha (yağmurlar)
واها = Vaha (yiyecekler)
ADLARDA ÇEKİM
لباس = Libâs / giysi
Durum ekleriyle:
لباسك / Libâsın
لباسى / Libâsı
لباسه / Libâsa
لباسده / Libâsta
لباسدن / Libâstan
لباسله / Libâsla
İyelik ekleriyle:
لباسم / Libâsım
لباسك / Libâsın
لباسى / Libâsı
لباسمز / Libâsımız
لباسكز / Libâsınız
لباسلرى / Libâsları
Eklenmede sıra bakımından iyelik ekleri durum eklerinden önce gelir: ev-im-iñ gibi.
İsimlerden ve Fiillerden Türemiş Adlar
Yer Adları: Türkçede hem isimlerden, hem fiillerden yer adları yapan ekler vardır.
-lik:
İsim tabanlarından:
قيزانلق = Kızanlık
كوكرجينلك = Göğercinlik
طاشلق = Taşlık
سبزهلك = Sebzelik
Fiil tabanlarından:
-ek, -k:
طوراق = Durak
قوناق = Konak
باتاق = Batak
يايلاق = Yaylak
-ecek:
باقهجق = Bakacak
اوترهجق = Oturacak
-emek:
باسامق = Basamak
Alet ve Kap Adları:
İsim tabanlarından:
-duruḳ:
بويوندورق = Boyunduruk
-lik:
آغزلق = Ağızlık
باشلق = Başlık
آياقلق = Ayaklık
موملق = Mumluk
-sałıḳ:
بورونسالق = Burunsalık (Hayvan başlığının burun üzerine gelen kısmı)
Fiil tabanlarından:
-aç, -ç:
قيصاج = Kısaç (Kerpeten)
طوتاج = Tutaç
-ecek:
چكهجك = Çekecek
سيلهجك = Silecek
طوتاجق = Tutacak
-ek, -ik, -k:
سوزك = Süzek
بيچاق = Bıçak
كورق = Kürek
-en:
دوكن = Döğen (kamçı)
-ge:
طمغا = Damga
سوپوركه = Süpürge
-geç, -giç:
سوزكج = Süzgeç
سيلكج = Silgeç
-gü:
سوركو = Sürgü
بورغو = Burgu
كوزكو = Gözgü
-mek:
چاقماق = Çakmak
طوقماق = Tokmak
Küçültme Adları:
-cik, -ciğez:
قابجق = Kapçık
قلعهجك = Kal’ecik
آدمجك = Ademcik
قولجغز = Kulcığaz
ملكجكز = Mülkçüğez
-caḳ, cağız:
ياوريجق = Yavrucak
يومريجق = Yumrucak
Eşlik ve Ortaklık Adları:
-deş:
قارينداش = Karındaş
قارداش = Kardaş
Kılıcı (Fail) Adları:
-ci:
آشجى = Aşçı
آلچيجى = Alçıcı
-en:
آلان = alan
يازان = yazan
-ici:
آچيجى = Açıcı
باقيجى = bakıcı
Meslek Adları:
-lik
آشجيلق = aşçılık
صاحافلق = sahaflık
Rütbe ve makam adları da -lik ekiyle yapılır:
بكلك = beğlik
سلطانلق = sultanlık
Yalın Adlar.
-lik:
كوزللك = güzellik
بوللق = bolluk
Fiil Adları (Adfiiller):
-mek:
آلمق = almak
باقمق = bakmak
كيتمك = gitmek
سرمك = sermek
-meklik:
باقمقليق = bakmaklık
آولمقلق = avlamaklık
-me:
آلمه = alma
آكلمه = anlama
قيمه = kıyma
-im, -m:
آليم = alım
بيچيم = biçim
-iş, -ş:
آلش = alış
امش = emiş
ARAPÇA ADLAR
Özel adlar. Tek bir varlığı gösteren bu adlara alem denir: على / Alî, عبدلله / Abdullah
Yapılış bakımından ise Arapça adlar donuk (câmid) ve türemiş (müştak) olmak üzere ikiye ayrılır. Donuk adlar bir fiilden türememiş adlardır.
عين / Ayn (göz)
ثور / Sevr (öküz)
زءب / Zi’b (kurt)
رجل / Racül (adamlar)
Türetilmiş adlar ise bir fiilden türemiş olanlardır:
كتاب / Kitab
كاتب / Katib
مكتب / Mekteb
Küçültme Adları. Bu adlar tek kalıpla yapılır:
عبيد = Ubeyd (kulcuk)
جنيد = Cüneyd (askercik)
حسين = Hüseyn (Güzel yavru)
Meslek Adları: Üç harfli yalın mastarların فعللت fi’âlet kalıbı bir iş, bir uğraş gösteren fiiller içindir.
تجارت = Ticaret
رجارت = Nicaret (dülgerlik)
سياست = Siyaset
Arapçada yapılış bakımından yalın (mücerred), mimli (mîmî) ve arttırılmış (mezîd) olmak üzere üç türlü mastar vardır.
قطع = Kat’ (kesmek)
سي = Seyl (akmak)
فرح = Ferh (sevinmek)
كرم = Kerem (Cömert)
فكرت = Fikret (düşünmek)
نسيان = Nisyan (unutmak)
اجتهاد = İctihad (çalışmak)
FARSÇA ADLAR
چشم = Çeşm (göz)
ديده = Dide (göz)
مژگان = Müjgan (kirpikler)
لب = Leb (dudak)
كام = Kam (damak)
رخسار = Ruhsar (yanak)
گردن = Gerdan (boyun)
دل = Dil (yürek)
اشك = Eşk (göz yaşı)
پدر = Peder (baba)
مادر = Mader (ana)
برادر = Birader (erkek kardeş)
زن = Zen (kadın)
مرد = Merd (erkek)
داماد = Dâmâd (güvey)
پياز = Piyaz (soğan)
كبوتر = Kebûter (güvercin)
خرس = Hırs (ayı)
پلنگ = Peleng (kaplan)
سگ = Seg (köpek)
مار = Mar (yılan)
مور = Mur (karınca)
فردا = Ferda (yarın)
Yer Adları: Farsçada adlardan yer adı yapan çok sayıda ek vardır. Bunların en işlek olanlarıyla yapılmış kimi örnekler şunlardır:
اقامتگاه = İkametgah (oturma yeri)
گلستان = Gülistan (güllük)
لالهزار = Lalezar (lale bahçesi)
ميگده = Meykede (içki evi)
كوهسار = Kuhsar (dağlık)
گاشن = Gülşen (gül bahçesi)
سنگلاخ = Senglah (taşlık)
Zaman Adları. Yer adları da yapan -gâh ve -istân ekleriyle yapılmıştır:
بامگاه = Bamgah (sabah)
شامگاه = Şamgah (akşam)
تابستان = Tabistan (yaz)
زمستان = Zemistan (kış)
Alet ve Kap Adları: Farsçada alet ve kap adları -dân ekiyle yapılmıştır:
نمگدان = Nemekdan (tuzluk)
چايدان = Çay pişirme kabı
Küçültme Adları:
باغچه = Bağçe (bağcık / küçük bahçe)
كمانچه = Kemançe (küçük keman)
دخترك = Duhterek (kızcağız)
مردمك = Merdümek (adamcık)
Eşlik ve Ortaklık Adları: Bir takı gibi öne gelen hem- kelimesiyle birleşik kelime kalıbında yapılmıştır. Osmanlı Türkçesinde bu yapıda çok sayıda kelime kullanılmıştır:
هم عصر = hem-asr (aynı asırda yaşayan)
هم بزم = Hem-bezm (eğlence arkadaşı)
هم شهرى = Hem-şehri
هم سال = Hem-sal (yaşıt)
Meslek Adları: Kılıcı (fail) adlarından ى -î ile türetilmiştir. Bu ek Arapça kılıcı adlarına da getirilmiş, onlardan da meslek adları yapılmıştır.
آهنكرى = Ahengeri (demircilik)
نجارى = Neccari (dülgerlik)
Yalın Adlar: Yalın kavramları gösteren adlar, sıfatlardan ve bir nitelik gösteren yalın adlardan ى -î (sonu ه ile bitenlerde گى -gî) ekiyle yapılmıştır:
هستى = Hesti (varlık)
نستى = Nisti (yokluk)
بدى = Bedi (kötülük)
بلندى = Bülendi (yükseklik)
ساختكى = Sahtegi (sahtelik)
Sıfatlar
Sıfatlar bir varlığı niteleyen ya da türlü yönlerden belirten kelimelerdir.
Niteleme Sıfatları
اوزو نيول = Uzun yol
اكلى قماش = Enli kumaş
طار كچيد = Dar geçit
Karşılaştırma Sıfatları
Osmanlı Türkçesi'nde -rek ekiyle yapılmış karşılaştırma sıfatları vardır.
آقرق = Akrak (daha ak, en ak)
بولرق = Bolrak
اكشيرك = Ekşirek
دخى = Dahı / daha
اك = en
پك = pek
زياده = ziyade
زيادهسيله = ziyadesiyle
غايت = Ğayet
افراط ايله = İfrat ile
Arapça Karşılaştırma Sıfatları
احقر = Ahkar (daha alçak, pek alçak)
افضل = Efzal (daha üstün, en üstün)
اكبر = Ekber (en büyük)
انور = Enver (daha ışıklı)
Farsça Karşılaştırma Sıfatları
Farsçada sıfatların fazlalık ve üstünlük derecelerini yapan iki son ek vardır: -ter ve -terîn.
كمتر = kemter (daha alçak, daha ufak)
كمترين = kemterin (en alçak, en ufak)
بهتر = bihter (daha iyi)
بهترين = bihterin (en iyi) Ar. A’lâ
Berkitme Sıfatları
Türkçe Berkitme Sıfatları
Ekler ve zarflarla yapılmıştır. Fiilden -egen, -gen, -gin ve -giç ekleriyle türetilmiş berkitme sıfatlarıyla çokça karşılaşılır.
آغلغان = ağlağan (çok acı verici)
طارلغان = darılğan (çok huysuz)
ايصيرغان = ısırğan (ısırma huyu olan)
اوتورغان = oturğan (hiçbir işi olmayan)
اوشنكن = üşengen
اوه كن = evegen (aceleci)
ييه كن = yeyegen (çok yiyici)
Berkitme sıfatlarının Türkçedeki başka biçimleri
آپاكسز = apansız
آپاق = apak
آپ آچوق = apaçık
Arapça Berkitme Sıfatları
سياح = seyyah
كزاب = kezzab (çok yalancı)
خلاق = hallak (durmadan yaratan)
علامه = allame (bilgin)
ولود = velud (doğurgan)
اكول = ekul (çok yiyen)
مكثار = Miksar (çok konuşan)
Farsça Berkitme Sıfatları
آفريدگار = aferidgar (her şeyi yaratan)
پروردگار = perverdgar (bütün yaratıkları besleyen)
خاستار = hastar (çok istekli)
حيله كار = hilekar
Berkitme sıfatları Farsçada بسيار bisyar (çok), بس bes (çok), نيك nik (iyi), سخت saht (katı, pek), پر pür (dolu), خيلى hayli (çok), بغايت begayet (son derece) gibi zarflarla da yapılır.
خيلى شيرين = hayli şirin
سخت سياه = saht siyah (kapkara)
Küçültme Sıfatları
Türkçe Küçültme Sıfatları
Bunlar sıfatlardan -rek (vurgulu), -ce (vurgulu), -cek ve -cik ekleriyle yapılmışlardır:
آلچرق = alçarak
آقچه = akça
آلچاجق = alçacak
بريجك = biricik
Arapça Küçültme Sıfatları
جزويجه = cüzvice (biraz, azca)
اسمرجه = esmerce
Farsça Küçültme Sıfatları
Farsçada da küçültme sıfatı yapan bir ek yoktur. Farsça sıfatlara küçültme anlatımı
Türkçenin ekleri ve zarflarıyla aktarılmıştır:
آسانرق = asanrak (kolayca)
خيليجه = haylice
Belirtme Sıfatları
Gösterme Sıfatları
اوشبو = oşbu
شو = şu
شول = şol
اول = ol
او = o
Soru Sıfatları
قاچ = kaç
هانكى = hangi
نه = ne
Belirsiz Sıfatlar
ديكر = diğer
درلو درلو = türlü türlü
انواع = enva
= هيچ برhiçbir
هر = her
هانكى = hangi
Sayı Sıfatları
بر = bir
ايكى = iki
اوچ = üç
دورت = dört
بش = beş
آلتى = altı
يدى = yedi
سكز = sekiz
طوقوز = dokuz
اون = on
Arapça ve Farsça sayı sıfatları da Osmanlı Türkçesinde kullanılmıştır. Metinlerde en çok geçenler şunlardır:
احد = ehad (bir)
اول = evvel (ilk, birinci)
اثنان = isnan (iki)
ثانى = sani (ikinci)
ثلاث = selase (üç)
ثالث = salis (üçüncü)
اربعه = erba’a (dört)
رابع = rabi’ (dördüncü)
Farsça:
يك = yek
دو = dü
سه = se
چهار = çehar
پنج = penc
شش = şeş (altı)
هفت = heft (yedi)
هشت = heş (sekiz)
نه = nüh (dokuz)
ده = deh (on)
صد = sad (yüz)
هزار = hezar (bin)
صد هزار = sad hezar (yüz bin)
Zamirler ve Zarflar
Zamirler isim sınıfından kelimelerdir.
Zamirlerin adlarla ortak yanı, söz içindeki ilişkilerinden doğan durumlara uygun olarak çekime uğramaları, onlar gibi durum eklerini alarak çekilmeleridir.
ZAMİRLERİN ÇEŞİTLERİ
Kişi Zamirleri
Kişi zamirleri ben, sen, o; biz, siz, anłar/onłar'dır.
Tekil 1. ve 2. kişi zamirleri ben ve sen'in yönelme eki almış çekim şekillerinde kök, değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklik yüzünden bana ve sana Osmanlı Türkçesinde بكا
ve سكا gibi yazılır.
Kişi Zamirlerinin Çekimi
بن = ben
بنم = benim
بكا = bana
بنى = beni
بنده = bende
بندن = benden
سن = sen
سنك = senin
سكا = sana
ساكه = sana
سنى = seni
سنده = sende
سندن = senden
او = o
انك = onun
اكا = ona
اوكى = onu
اونده = onda
اوندن = ondan
Çoğul
بز = biz
بزم = bizim
بزه = bize
بزى = bizi
بزده = bizde
بزدن = bizden
سز = siz
سزك = sizin
سزه = size
سزى = sizi
سزده = sizde
سزدن = sizden
اونلر = onlar
انلرك = onların
انلره = onlara
انلرى = onları
انلرده = onlarda
انلردن = onlardan
Osmanlı Türkçesinde dönüşlülük zamiri كندو ve كندى olmak üzere iki şekilde yazılır.
كندم = kendim
كندك = kendin
Osmanlı Türkçesindeki gösterme zamirleri yakın için بو bu, اشبو işbu, اوشبو oşbu, az uzak için شو şu,شول şoł, daha uzak için ise اول oł, او o'dur.
Soru Zamirleri كم kim ve نه ne'dir.
Belirsiz Zamirler
كمسه = kimse
برى = biri
كشى = kişi
هركس = herkes
İlinti Zamirleri
Osmanlı Türkçesinde işleyiş bakımından eş değerde iki ilinti zamiri vardır:
كيم / كم = kim, كه = ki.
Her ikisi de hem zamir, hem bağlam olarak kullanılmıştır.
كه ki çekimsiz bir zamirdir.
İlinti zamirleriyle kurulmuş cümle tipleri Türkçeye Farsçadan gelmiştir.
ZARFLAR
Sıfatların anlattıkları vasfı (niteliği), fiillerin anlattıkları kılış ve oluşu açıklayan ve değiştiren isim sınıfından kelimelerdir.
ZARFLARIN ÇEŞİTLERİ
اك = en
پك = pek
چوق = çok
دمين = demin
اير = er
كيچ = geç
دون = dün
كون = gün
Bir bölük zarf ise türemiş kelime yapısındadır. Bunlardan Türkçe olanları adlardan ve fiillerden belli eklerle türetilmiştir:
Adlardan:
صكره = sonra
يازين = yazın
Fiillerden:
كچه = geçe
چوره = çevre
Birleşik yapıda birçok zarf bulunmaktadır. Bunların büyük kısmı ile, üzre, gibi, ḳadar, için başta olmak üzere belli takılarla yapılmıştır, dolayısıyla takı öbeği kalıbındadırlar:
دليلكله = deliliğile
دوستلك اوزره = dostluk üzre
Nitelik (Hâl, Tarz, Tavır) Bildiren Zarflar
عجب = aceb
عادتا = adeta
عكسنه = aksine
بيله = bile
آيريجه = ayrıca
هله = hele
مكمل = mükemmel
الا = illa
صرف = sırf
Nicelik (Azlık Çokluk, Miktar) Bildiren Zarflar
آز = az
چوق = çok
پك = pek
فضله = fazla
خيلى = hayli
Yer, Yön Zarfları
آشاغى = aşağı
بورايه = buraya
اوده = evde
اوته = öte
نرهده = nerede
Zaman Zarfları
آخشام = ahşam
درحال = derhal
دون = dün
اكثرى = ekseri
ايركن = erken
حالا = hâlâ
صباح = sabah
سحر = seher
صكره = sonra
Soru Zarfları
مى = mi
سبب = sebeb
Olumlu Karşılık, Benimseme, Beğenme ve Onaylama Bildiren Zarflar
بى كمان = bi-güman (şüphesiz)
باش اوستينه = baş üstüne
بلكه = belki
اوت = evet
اولسون = olsun
Olumsuz Karşılık, Benimsememe, Beğenmeme, Onaylamama Bildiren Zarflar
هيج = hiç
يوق = yok
Gösterme Zarfları
كور كه = gör ki
ما = ma
ايشته = işte
Sayı, Ölçü, Sıklık, Seyreklik, Yineleme Bildiren Zarflar
كنه = gene
نادر = nadir
تكرار = tekrar
زياده = ziyade
Sıra Bildiren Zarflar
اول = evvel
صكره = sonra
Yoğunluk Derecesi, Çokluk ve Üstünlük Bildiren Zarflar
خيلى = hayli
پك = pek
Derecelenme Bildiren Zarflar
انجق = ancak
برز = biraz
İyi Dilek, Umma, Beklenti Bildiren Zarflar
انشاءالله = inşallah
كاشكه = keşki / keşke
Yüreklendirme, Kışkırtma Zarfları
تيزاول = tez ol
دى = de / di
Sakındırma, Uyarma Zarfları
حذر = hazer (sakın)
زنهار = zinhar
Beğenme, Alkışlama Zarfları
آفرين = aferin
مرحبا = merhaba
Fiiller
Fiiller kılış, oluş ve durum bildiren kelimelerdir.
Türkçede fiil tabanı yalın haliyle sadece emir kipinin 2. Kişisinde görülür: at, tut, sakla, git…
Bunun dışında hiçbir fiil tabanı çekimsiz olarak kullanılmaz.
Türkçede fiilleri tabanlarında –mek ekiyle yapılmış adlarla kullanırız, bunlara da mastar deriz.
بولمق = bulmak
آلمق = almak
سومك = sevmek
Fiillerin anlam özellikleri
Eylemin gerçekleşmesi ile ilgili anlam özellikleri
Fiillerde, eylemlerin başlangıç, süre içinde gerçekleşiş ve bitiş olmak üzere üç aşamada gerçekleştiğini belirten bir anlatım özelliği bulunduğu görülür:
Kimi fiiller bir eylemin gerçekleşmesi için süre gerekmeyen bir oluş ve kılışı bildirir:
باشلامق = başlamak
كيرمك = girmek
Kimi fiiller sürerlik bildirir.
ييمك = yemek
بويومك = büyümek
قاينامق = kaynamak
Kimi fiiller ise, eylemin bitiş aşamasını anlatır;
بيتمك = bitmek
طورمق = durmak
Eylemin etkisiyle ilgili anlam özellikleri
Geçişli fiillerde eylem dışa dönüktür; eyleyen (özne), eylemini bir nesne üzerinde gerçekleştirmekte, böylece bir nesne etkilenmektedir:
Etkilenen nesne, bu fiillerin yüklemi olduğu cümlede nesne adını alır.
قيرمق = kırmak
كتورمك = getirmek
سومك = sevmek
Geçişsiz fiillerde ise, gerçekleşen eylem, yalnızca eyleyenle ilgilidir.
كلمك = gelmek
باقمق = bakmak
Durum ve oluş fiilleri genellikle geçişsizdirler.
Kimi fiiller, çeşitlenmiş sözlük anlamlarına göre, hem geçişli, hem geçişsiz özellik gösterirler. Bunlara ortada fiiller denir:
كچمك = geçmek -> a) dereyi / köprüyü geçmek geçmek kastediliyorsa nesne alır ama üstten / alttan geçti şeklinde bir ifade de yer alıyorsa nesne almaz.
Türkçede kullanışlarına göre iki türlü fiil şekli vardır: çekimli fiil, çekimsiz fiil. Çekimli fiil, fiilin kişi ve zaman ekleri almış şeklidir.
كلورم = gelirim
كلسه = gelse
Çekimsiz fiil ise, fiil kök ve gövdelerinden belli eklerle yapılmış hem fiile, hem isme yatkın türemiş kelimelerdir.
Fiillerde Çatı
Fiil tabanları, eylemin gerçekleşmesinde öznenin gösterdiği değişik davranışları ya da kazandığı farklı durumları anlatmak üzere değişik şekillere girer. Fiil tabanlarının bu türlü çeşitlenmesine çatı denir.
Türkçede fiil çatısının 6 görünüşü vardır. Bunlar -l-, -n-, -ş-, -t-, -r-, -me- ekleriyle kurulur:
Yalın görünüş: كورمك = görmek
Edilgen görünüş: كورلمك = görülmek
Dönüşlü görünüş: كورنمك = görünmek
Karşılıklı görünüş: كورشمك = görüşmek
Ettirgen görünüş: كوردورمك = gördürmek
Olumsuz görünüş: كورممك = görmemek
Çatı eklerinin yazılışı
Çatı eklerinden -l-, -n-, -ş-, -t- ünsüzle biten köklere bir bağlantı ünlüsüyle eklenir. Bu ünlü, kalıplaşan klasik yazımda gösterilmemiş, yani karşılığı olan bir harfle belirtilmemiştir:
صاتلمق = sat(ı)lmak
بولنمق = bul(u)nmak
بيلنمك = bil(i)nmek
طاقنمق = tak(ı)nmak
كينمك = ge(i)nmek
اورشمق = vur(u)şmak
اوچشمق = uç(u)şmak
آقتمق = ak(ı)tmak
قورقتمق = kork(u)tmak
Ancak dönemin sonlarında, uyuma bağlı olarak ı, i söylendiği kelimelerde ى ye ile; u, ü söylendiği kelimelerde و vav ile gösterilmiştir
Fiile ettiren görünüşü kazandıran eklerden -dir-, söyleyişte çeşitlenir; -dır-, -dir-, -dur-, -dür-,
-tır-, -tir-, -tur-, -tür- olmak üzere 8 türlü okunur. Osmanlı Türkçesi yazımında tek şekille, در olarak yazılmıştır:
آلدرمق = aldırmak
بيلدرمك = bildirmek
بولدرمق = buldurmak
اولدرمك = öldürmek
Klasik yazımda –ir- ekinin, önceki dönemin uyumlu olmayan tek şekilli yazılışı da korunmuştur. Bu yazılış yüzünden, ekin, özellikle XVI. ve XVII. yüz yıllarda, bulunduğu her kelimede yuvarlak ünlü ile okunduğunu çeviriyazılı metinler göstermektedir:
شاشورمق = şaş-ur-mak
كچورمك = geç-ür-mek
Fiilleri olumsuz görünüşe sokan -me- eki, ince sıradan kelimelerde م ve مه, kalın sıradan kelimelerde ise, genel olarak ما, bazen de مه biçiminde yazılmıştır:
Çekimsiz fiiller
كيدن = giden
كلن = gelen
Ad fiiller
Osmanlı Türkçesinde Türkçe bütün fiil tabanlarına -mek, -meklik, -me, ve -iş ekleri eklenerek yapılmış dört türlü adfiil vardır.
آلمق = almak
آكلمه = anlama
Sıfat fiiller
پشمش = pişmiş
آقار = akar
Zarf fiiller
Türkçede fiilden eklerle türetilmiş zarflar daha çok zarffiil niteliği taşırlar.
آلوب = alıp
بولوب = bulup
ايتمكله = etmekle
باقهرق = bakarak
بيلمكسزين = bilmeksizin
Çekimli Fiiller
Fiil tabanlarının zaman ve kişi ekleri almış şekillerine çekimli fiiller diyoruz.
Osmanlı Türkçesinde fiiller Türkçe asıllıdır.
Eklerin Sırası
Zaman ekleri + kişi ekleri + sayı ekleri.
Birleşik çekimlerde ise sıra bugün genel olarak zaman + tarz + kişi + sayı biçimindedir.
Fiillerde Zaman
Fiillerde Kişi
كوزلم = güzel-im
خستهسين = hasta-sın
كناردهيز = kenarda-(y)ız
اودهلر = evde-ler
كوزلدم = güzel-dim
كوزل ايدم = güzel-idim
TAKILAR
Başlı başına kavramları olmayan, isim sınıfından kelimelerden sonra gelerek onları söz içinde başka unsurlarla ilişkilendiren kelimelerdir.
Yapıları bakımından takıları: 1. Kök (asıl) Takılar; 2. Türemiş Takılar olarak iki bölüğe ayırabiliriz. Zarflar aynı zamanda takı olarak kullanılan kelimelerdir. Çoğu takılar aslında zarf olup bir isimden sonra geldiklerinde takı yerine geçmiş olurlar.
Adları yalın durumda, birtakım zamirleri ise ilgi durumunda isteyen takılar
ايله = ile
Genel olarak ardına takıldığı kelimeden ayrı yazılır.
ايچون = içün / ايچين = için
Genel olarak ayrı yazılmıştır.
Fiil adları ile birlikte kullanıldığında amaç bildirir.
Arapçadan alıntı “amaç” anlamı da bulunan اجل ecl ile kurulmuş belirsiz adtakımında bu anlamı pekiştirici olarak yer almıştır:
خاراچ ويرممك اجليچون = Haraç vermemek ecli içün
كبى gibi, تك ve işleyişçe denkleri
“Gibi” ve “tek” nitelikçe (vasıfça) benzerlik karşılaştırması takılarıdır.
Ayrıca yine Arapça امثل emsâl, مثل misâl, مثل misl ve مقوله makule “cins, tür” kelimeleri ile Farsça مانندmanend “gibi” kelimesi de belirsiz adtakımlarında 3. kişi eki almış biçimleriyle benzerlikçe karşılaştırma için gibi yerine kullanılmıştır.
سيل مانندى = sel manendi (aktı)
ايچره = içre / “içinde”, “arasında” anlamlarında yer bildiren bir takıdır.
اوزره = üzre / üzere / Zengin kavramları olan yer gösteren bir takıdır. Kurduğu öbekler daha çok yer ve nicelik zarfları olarak çok kullanılmıştır. وجهله = Vechile (< vechi+ile) de aynı kavramları yansıtan bir takı gibi iş görmüştür.
آشورى = aşırı
Tek başına zarf olarak da kullanılır.
Yönelme Durumunda Ad İsteyenler
كوره = göre / اكا كوره = ana göre
نسبت = nispet / نسبتا = nisbeten
قارشى = karşı
مقابل = mukabil
طوغرو / طغرى = doğru
دك = dek
يقين / ياقين = yakın
كلنجه = gelince
وارنجه = varınca
قارشيلق = karşılık
رغما = rağmen
داءر = dair
Ayrılma Durumunda Ad İsteyenler
Kurdukları ilişki ekin kendi anlatımlarına uygun olarak daha çok zaman, yer ve yön bakımındandır.
اوكجه = önce
صكره = sonra
برى = beri
اوته = öte
يوقارو = yukarı
آشاغى = aşağı
ايچرو = içeri
طولايى = dolayı
Arapça ve Farsça Ön Takılar
Arapça ve Farsçanın ön takıları Türkçenin yer yön bildiren yönelme, bulunma ve ayrılma eklerinin ve son takılarının karşılıklarıdır.
Kök Takılar
Önüne geldiği kelimeye bitiştirilerek yazılır:
ب / bi-
Türkçede karşılığı çoğu kez bulunma (-de) eki ve ile, için, yanında takılarıdır.
بالجمله = bil-cümle (hepsi, bütün, hep)
ل li-
Türkçede karşılığı için, dolayı, ötürü, gereği, yüzünden, tarafından gibi sebep bildiren takılardır:
لمحرره = li-muharririhi (yazarı tarafından)
له = le-
lehu / ona, onun için…
ت t
Yemin sözü olarak Allah kelimesinin önüne getirilir. تالله "tallahi"
و v
Bu da yemin sözü olan vallâhi kelimesinde için anlamıyla kullanılır: والله / vallahi
على ‘alâ-
Karşılığı -ce, -den, üzre, üzerine, sebebinden, ḳarşı, göre gibi ek ve takılardır:
على قدرالطاق = ‘alâ kadri’t-taka “gücüne göre, gücü yettiğince”
على الصباح = ale’s-sabah “sabahtan”
على اعاده = ale’l-ade “adet üzre, olageldiği gibi, olduğu gibi, sıradan”
عن = ‘an
-den, -den ötürü, için gibi ek ve takılara karşılıktır.
عن قريب = ‘an karib “yakından, çok geçmeden”
عن قصد = ‘an kasdin “bile isteye, kasıtlı olarak”
بلا = bila-
Birleşik bir takıdır (bi+lâ). Türkçenin -siz ekine karşılıktır:
بلا سبب = bile-sebeb “sebepsiz”
Türkçenin -siz ekli sıfatlarının zarf olarak kullanılışı gibi, bu ön takıyla yapılmış kelimeler de zarf olarak kullanılır.
فى fi-
Türkçede karşılığı -de eki ve içinde, arasında takılarıdır:
فى الحقيقه = fi’l-hakika “gerçekte”
فى الواقع = fil’l-vakı “olduğu gibi, nasıl olmuşsa öyle”
الى ila-
Karşılığı -e yönelme eki ve öbekleşmede bu eki isteyen ḳadar takısıdır:
الى الان = ile’l-an “bu ana kadar”
الى الابد = ile’l-ebed “ebede kadar”
من min-
Türkçe karşılığı daha çok sebep anlatımıyla -den ekidir. Bu eki isteyen soñra, beri, ötürü, dolayı gibi takılarla da karşılanır:
من بعد = min ba’d “bundan sonra”
من جهة = min cihetin “bir cihetten, bir sebepten ötürü”
مع ma’a
Türkçe ile takısının karşılığıdır:
مع التأسف = ma’a’t-teessüf “teessüfle, vah vah diyerek”
مع عاءله = ma’a aile “maaile, aileyle, evce”
Takı Gibi Kullanılan Zarflar
بعد = ba’d “sonra”
Türkçede karŞılığı ayrılma durumu isteyen soñra takısıdır:
بعد الزوال = ba’de’z-zeval “güneş battıktan sonra”
بعد السلام = ba’d’s-selam “selamdan sonra”
نم بعد = min ba’a “sonra, artık”
فوق = fevk / “üst”
Türkçenin bir tür takı öbeğindeki “üstünde, üzerinde, üstünden” takılarına karşılıktır:
فوق العده = fevk’l-ade “olağanın üzerinde, alışılagelenin dışında”
تحت = taht “alt”
Anlamca Türkçenin belirsiz adtakımı kalıbındaki takı öbeklerindeki altı, altında, altından takılarına eştir:
تحت القعه = tahte’l-kal’a “kale altında, kale altı”
قبل = kabl “ön”
Karşılığı +den durumunu isteyen öñce takısıdır:
قبل الدخول = kable’d-duhul “girmezden önce”
قبل التاريخ = kable’t-tarih “tarihten önce”
عند = ‘ind “yan, kat”
Türkçedeki yanında, ḳatında, nezdinde gibi takılara karşılıktır:
عندالله = inda’llah “Allah katında”
لدى = leda “yan, kat”
Türkçenin -de ekine, ayrıca yanında, katında takılarına karşılıktır:
لدى الوصول = lede’l-vusul “vardıkta, ulaştıkta”
Takı öbeklerini oluşturan iki kelimenin arasında ا elif ve ل lâm harfleri yer alır. Bu iki harfe Arapçada “belirtme edatı” anlamında tarif harfi (harf-i ta‘rîf) denir. Adlara belirlilik kazandıran bu edatın ا(elif)'i (daha doğrusu hemze'si), görüldüğü gibi, hiçbir örnekte okunmamış; ل (lâm)'ı ise, kimi örneklerde l okunmuş, kimi örneklerde ise bunun yerini takıdan sonraki kelimenin ilk sesi almıştır. Edatın ا (hemze)'sinin okunmaması genel bir kuraldır.
Belirtme edatının lâm'ının okunmadığı harflere güneş harfleri (şems harfleri = hurûfü'ş-şemsiyye), okunduğu harflere ise ay harfleri (kamer harfleri = hurûfü'l-kameriyye) denir.
Güneş Harfleri: (lâm'ın okunmadığı harfler)
ت ث د ذ ر س ش ص ض ط ظ ل ن
Ay Harfleri: (lâm'ın okunduğu harfler)
ب ج ح خ ع غ ف ق ك م و ه ى
Farsça Ön Takılar
Farsçanın ön takıları da Osmanlı Türkçesinde ancak yer aldıkları birleşik kelimelerde bulunur.
Kök Takılar
Bunlar Türkçenin ad çekimi eklerine ve kimi takılarına karşılık gelir. Bu yapıdaki kelimeler Osmanlı Türkçesinde ad, sıfat ve zarf olarak kullanılmıştır:
با = ba- (ile, -e, -li)
با خصوص = ba-husus / özellikle, bilhassa
با وقار = ba-vakar / vakarlı, oturaklı, ağır başlı
ب be- / ile, -e
بنام = be-nam / namlı, ünlü
بجد = be-cidd / gayretli
بر ber / üzre, üzere, üzerine, üzerinde, üstünde
بر منوال مشروح = ber-minval-i meşruh / açıklandığı üzere
بى bi- / -sız
بيچاره = bi-çare / çaresiz, zavallı
در der / içinde, içine, -de
درآن = der-an / o anda, hemen
از ez / -den
از هر جهت = ez-her cihet / her yönden
نا na-, ne- (-siz)
نادان = na-dan / bilgisiz
نوميد = nevmid / (ne-umut) umutsuz
تا ta / kadar, dek, değin
تاكى = takey / ne zamana kadar
تاابد = ta-ebed / ebede kadar
Daha çok be- ile birlikte kullanılmıştır: تابصبح = ta be sabah / sabaha kadar
غير ğayr / başka, kendisi olmayan, öyle olmayan
غير عادل = ğayr-i adil
Takı Gibi Kullanılan Zarflar
Bunlar yer yön, zaman, çağ bildiren kelimelerine yönelme, bulunma ve ayrılma ekleri getirilerek yapılmış takılara benzerler.
درون = derun / اندرون = Enderun (içinde)
بيرون = birun / بيرون باغ = birun-ı bağ (bağ dışında)
پس = pes (arkasında, arkasından, ardında, ardından)
پس پرده = pes-i perde (perde arkası, perde ardından)
پيش = piş (önünde, -de)
پيش پادشاه = piş padişah (padişah önünde)
درپيش = der-piş (önde, önce)
زير = zie (altına, altında)
زير زمين = zir-i zemin (yer altın, yer altında)
Ön Takı Olarak Kullanılan Adlar
باب = bab (kapı) / konu, husus)
درباب = der-bab (hakkında) درين باب = der-in bab (bu konuda)
براى = beray (için)
براى خهت = beray-i huda (Allah için)
جهت = cihet (yön, taraf) = için. +den anlatımında ez- ile birlikte tamlanan olarak.
از جهت = ez-cihet-i (yüzünden, sebebinden)
حق = hakk (der- ile birlikte adtakımında tamlanan olarak):
درحق = der hakk-ı (…hakkında)
BAĞLAMLAR
İkili kullanılanları vardır.
Türkçede bağlamların çoğu yabancı asıllıdır. Önceki dönemde ve yerine kullanılmış olan تقى
taḳı, دخى dahı da Osmanlı Türkçesi içinde yerini yabancı karşılıklarına bırakmıştır.
Türkçe Asıllı Bağlamlar
انجق = ancak
اندن غيرى = andan ğayrı
انك اچون = anın içün/için
اندن ماعدا = andan ma’ada
اندن اوتورى = andan ötürü
بله = bile
بوليكى = bolay ki (umulur ki, olur ki, ola ki)
چونكم = çünkim
بوحالده كه = bu halde ki (halbuki)
ده = de
اكركم = eğer kim
ايله = ile
كرك = gerek
كركسه = gerekse
ها = ha
خاچان = haçan
حالبوكى = halbuki
همان كم = heman kim (ne zaman ki, …-diğinde)
همن تك = heman tek (yeter ki)
هرنه قدر = her ne kadar
امدى = imdi
ايستر = ister
ايسه = ise
قاچان = kaçan
كم = kim
ناصلكه = nasıl ki
نه وقتين = ne vaktın
نه وقت كى = ne vakt ki
نته كه = nite ki
نته كم = nitekim
اول اجلدن = ol ecilden
اولسببدن = ol sebepten
تا حدى كه = ta haddi ki (o derecede ki, o dereceye kadar ki)
تا كم = ta kim
تك = tek (yeter ki, el verir ki)
ينه = yine
يوخسه = yohsa
يوقسه = yoksa
Yabancı Asıllı Bağlamlar
Hepsi Arapça ve Farsçadan alınmıştır.
على الحصوص = ale’l-husus (özellikle)
بل = bel (belki)
بلكى = belki
بنا برين = bina ber-in (buna binaen, bundan ötürü, şöyle ki)
بناء على ذالك = binaen ala-zalik (ona göre, buna göre)
بناءعليه = binan aleyh
چون = çün (çünki, madem ki)
چونكه = çün ki
اكر = eger / eğer
اكرنه = egerne / egerni (yoksa, değilse)
اكرچه = egerçi ki / eğerçi ki
اما = emma / amma
ار = er (eğer)
فاما = fe-emma (ama, lakin)
فقط = fekat / fakat
فى الحقيقه = fi’l-hakika (gerçekten de)
كاه = gâh/kâh … gâh/kâh
كر = ger (eğer)
كرچه = gerçi
كرچه كه = gerçi ki,
كرنه = gerne/gerni (yoksa, değilse)
خواه = hâh (ister)
حتى = hatta
هم = hem
همانقه = heman ki
خود = hod (aynı, de)
الا = illa
كزا = keza
كه = ki
لكن = lakin
ليك = lik (ancak)
ليكن = likin (lakin)
مع مافيه = ma ‘a ma-fih
مادام كه = madam ki
مكر = meğer
نه = ne
نهايت = nihayet
نهايتى = nihayeti
پس = pes
شايت = şayet
تاكه = ta ki
و = ve
واقعا = vakı ‘a (gerçekte, aslına bakılacak olursa)
وقتاكه = vakta ki
والا = ve illa
وكر = veger (ve eğer)
ولو = velev
ولوكه = velev ki
وليك = velik (ancak, velakin)
ور = ver (eğer)
ورنه = verne/verni (yoksa, eğer değilse)
وياخود = ve yahod
و = vü
يا = ya
ياخود = yahod
يعنى = yani
زيرا = zira
زيراكه = zira ki
و Osmanlı Türkçesinde ünlüyle biten kelimelerden sonra ve, vü ( آناسى وآتاسى ) anası ve atası “babası”, آبا واجداد âbâ vü ecdâd “babalar ve atalar” gibi); ünsüzle biten kelimelerden sonra ise u, ü olarak okunmuştur ( ضبط وربط zabt u rabt, امر وفرمان emr ü fermân gibi).
ÜNLEMLER
آ = a
عجايب = acayip
آفرين = aferin
آه = ah
آل آ = al a
آلارغه = alarga (çekilin, savulun)
الله بركات ويرسون = Allah berekat versin
الله عنايت ايليه = Allah inayet eyleye
الله سلامت ويره = Allah selamet vere
امان = aman
آى = ay
با = ba
به هى = be hey
بره = bere
بيره = bire
بولا كه = bola ki (inşallah, keşki)
بره = bre
چوق ياشا = çok yaşa
دفع اول = defol
دستور = destur (çekil, yol ver)
دريغ = diriğ (yazık, vah vah)
اى = ey
ايا = eya
اى واه = eyvah
ايووالله = eyi/eyü vallah
اى والله = eyvallah
هاي = hay
هايده = hayde
حيف = hayf/hayıf (yazık, ne yazık)
حيفا = hayfa/hayıfa (vah, yazık)
هاى مدد الله = hay meded Allah
هله = hele
هي = hey
هيهات = heyhat (ne yazık)
هوهو = ho ho
اى = i (ey)
كاشكه = kaşki/kaşke
كيش = kiş
قولاى كله = kolay gele
لبيك = lebbeyk, لبه = lebe, لپه = lepe (buyur emrin olur)
مرحبا = merhaba (ne güzel, Allah esirgesin)
اوف = of
اوح اوح = oh oh
اولسون = olsun
پف = pef
په = peh/pif
پوه = pöh
صاقن = sakın
صاول = savul
سوس = sus
سبحان الله = sübhana’llah (bu ne iş, bu ne güzellik)
توه = tuh
اوف = uf
واه = vah
واى = vay
زه = zih (ne güzel)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzu yazınız...